Suriyelilerin Türk Vatandaşlığı Alırken Temel Haklara Erişimde Karşılaştığı Sorunlar

Aralık 2020

SOLARİS; kadın, eğitim, girişimcilik, sürdürülebilir kalkınma, çevre, kültür ve sanat, tarım, gıda, göç ve insani alanlarda araştırma ve incelemeler yaparak sosyal gelişime liderlik edecek projeler uygulamak ve stratejik çözümler üretmek amacıyla uzmanlar tarafından kurulan bir sivil toplum kuruluşudur. SOLARİS’in bu misyonu çerçevesinde bu çalışmaya bir dizi raporun ilk safhası olarak bakabiliriz.

Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Temmuz 2016 yılında Suriyeli sığınmacılara Türk vatandaşlığı verilmesine yönelik açıklamaları uzun süre gündemde sıcaklığını korumuştur. Açıklama ile ilgili tartışmalar, eleştiriler, destekleyen görüşler ve Suriyeli sığınmacılara yönelik nefret söylemleri gerek ana akım medyada gerekse dijital ortamdaki sosyal medyada yoğun bir şekilde yer almaya başladı ve söz konusu konu hala sıcaklığını korumaya devam etmektedir.

Türkiye Cumhuriyeti İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun Türk televizyon kanalı CNN Türk’te 29.12.2019 tarihinde yayınlanan “Haftasonu Özel” programında verdiği bilgilere göre Aralık 2019 itibariyle Türk vatandaşlığı verilen Suriyeli sayısı 110.000’dir. Bu kişilerin 53 bini yetişkin, 57 bini ise çocuklardan oluşmaktadır [1]. Aynı programda İçişleri Bakanı’nın verdiği bilgilere göre Türkiye’de doğmuş Suriyeli sayısı ise 450.000’in üzerindedir [2].

Raporumuzun hazırlandığı tarih itibariyle bu sayıların arttığı muhakkaktır. İçişleri Bakanı’nın da dile getirdiği gibi Türkiye Cumhuriyeti devleti yerinden edilmiş bu insanlara vatandaşlık vererek onları belirsizlik içinde bırakmamış ve insani refleksini göstermiştir. Türkiye Cumhuriyeti devleti insan onuruna yakışacak şekilde daha iyi bir hayat kurabilme ve gerek kendileri gerekse de çocukları için geleceğe yönelik daha umutlu bakmak için bir fırsat vermiştir. Vatandaşlık verilen insanların çoğunluğu devletin sosyal devlet anlayışı gereğince temel hizmetlere erişimde sorun yaşamamışlardır. Bununla birlikte bu insanlar arasında çeşitli nedenlerden dolayı bu haklara erişememiş insanlarda bulunmaktadır. Mağduriyet yaşayan bu insanların temel haklara erişimlerindeki sorunlarının giderilmesi, sorunsuz bir şekilde vatandaşlık hakkından faydalanan diğer sığınmacıları gibi işlem süreçlerinin yapılabilmesi ve bu konuda kamuoyunda farkındalık yaratmak amacıyla çalışmalarımız rapor haline dönüştürülmüştür.

Farklı tarihlerde konu ile ilgili çeşitli raporlar yayımlandığı bilinmektedir ancak Suriyeli ailelerin vatandaşlık alırken yaşadıkları – karşılaştıkları sorunlar hakkında herhangi bir çalışma yapılmamıştır. Bu nedenle, Suriyeli sığınmacılara Türk vatandaşlığı verilirken, süreç boyunca aile bireylerinden anne – baba’nın vatandaşlık almasına rağmen – vatandaşlık inceleme aşamasında doğan yeni çocuklarının vatandaşlık henüz almaması/alamaması yüzünden karşılaşılan sorunların çözüme kavuşturulması için bu çalışma yapılmıştır. SOLARİS olarak bu çalışmanın yapılmasına karar verilmesindeki birincil amaç mülteci, sığınmacı ve göçmen bireylerin Türkiye’de ve dünya genelinde kanun ve yönetmeliklerle düzenlenmiş direk veya dolaylı olarak verilen haklara erişim ve/veya bürokratik sebeplerden kaynaklı ihlal veya mağduriyetlerini dile getirmek, izleme ve hak teslimiyeti savunuculuğunu yapmak ve insan hakları bağlamında gerekli yasal ve idari tasarrufların yerine getirilmesine dikkat çekmektir.  

Çalışmamızda olabildiğince insana erişmeye çalışsak da mağduriyeti uzun süredir giderilemediği için çözüm anlamında daha önce herhangi bir cevap alınamadığı için umutsuzluğa kapılmış ve bundan dolayı gerek kendisi gerekse de çevresindeki aynı hak mağduriyetine maruz kalanların net sayısını bilemediğimiz birçok insan anketimize katılmamayı tercih etmiştir. Bu sebepten dolayı aslında örneklem büyüklüğü daha fazla olmasına rağmen çalışmamıza katılan bireyler bunları da temsil etmektedir. Raporumuz, Türkiye genelinde farklı illerde benzer durumdaki aileler ile 1 Ağustos – 30 Ağustos 2020 tarihleri arasında anket görüşmesi ile 49 aile ferdinin verdiği bilgilere dayanarak hazırlanmıştır.

Anket verileri ve görüşmeler analiz edilip değerlendirildikten sonra, ailelerin hemen hepsinin aynı sıkıntılar ile karşılaştığı, sağlık, eğitim, seyahat özgürlüğü gibi temel haklara erişimde sorunları yaşadıkları tespit edilmiştir. Türk Vatandaşlık Kanununda belirtilen istisnai maddeden başvuru yapma hakkı elde etmiş olan ailelerin, çocuklarının vatandaşlık alma süreçlerinin uzun sürmesinden ve gelecekte ne gibi problemler ile karşılaşacağının belirsiz olmasından yakınmakta oldukları tespit edilmiştir.  

Raporun başlıca bulguları aşağıda verilmiştir:

  • Araştırmaya 12 farklı ilde yaşayan 49 Suriyeli sığınmacı katılmıştır.
  • Katılımcıların 16 tanesi 7 yıldan fazla süre, 33 katılımcı ise 4 yıldan fazla süredir Türkiye’de yaşamakta olduğunu belirtmiştir.
  • Katılımcılardan sadece 5 tanesi ebeveynlerden yalnız birinin Türk vatandaşlığı aldığını belirtmiştir.
  • Katılımcıların 45’i yalnızca 1 çocuğunun Türk vatandaşlığı almadığını belirtmiştir.  Diğer 4 katılımcı ise, 2 çocuğunun Türk vatandaşlığı almadığını belirtmiştir.
  • Katılımcıların 47’si Türk vatandaşlığı almayan çocuğunun Türkiye’de doğduğunu belirtirken, yalnızca 2 kişi Türkiye sınırları dışında doğduğunu belirtmiştir.
  • Türk vatandaşlığı almamış çocukların 40 tanesi Geçici Koruma statüsü bulunurken, 7 tanesi vatansız, 1 kayıtsız ve 1 tanesi de ziyaretçi – misafir statüsünde olduğu tespit edilmiştir.
  • Araştırmaya katılan 49 katılımcıdan, seyahat özgürlüğümüz kısıtlanıyor diyenlerin sayısı 43, sağlık hizmetlerine ulaşmakta zorluk çektiğini belirtenlerin sayısı 35’tir. Çocuklarını sağlık aşısı yaptıramadığını belirtenlerin sayısı ise 21’dir. Eğitim hizmetlerine erişimde sıkıntı yaşadıklarını belirtenlerin sayısı 32 iken, eğitim konusunda karşılaşılan sıkıntının dolaylı yoldan bir problem teşkil ettiği görülmüştür.  Ayrıca devletten yeni doğan bebek desteği alamadıklarını belirtenlerin sayısı ise 19’dur.

Bu bulgular ışığında, mağduriyet yaşayan bu insanların temel haklara erişimlerindeki sorunlarının giderilmesi, sorunsuz bir şekilde vatandaşlık hakkından faydalanan diğer sığınmacıları gibi işlem süreçlerinin yapılabilmesi için ise karar alma mekanizmalarında bulunan kurumlara aşağıda kısaca bahsetmiş olduğumuz öneriler sunulmuştur.

  • Raporun yayınlandığı tarih itibariyle TBMM İnsan Hakları Üst komisyonu, TBMM Göç ve Uyum Alt Komisyonu, siyasi partilerin İnsan haklarından ve göçten sorumlu birimleri, sivil toplum kurum ve kuruluşlarından da destek alınarak bu tarz mağduriyetlerin tamamıyla ortadan kaldırılmasına yönelik olarak karar verme mekanizmalarının yasal düzenlemeler yaparak bu mağduriyetlere son verilmesi.
  • Anne babası veya her iki ebeveynden birisinin vatandaşlık aldığı, yalnız çocuklarının bürokratik sebeplerden Türk vatandaşlığı alamadığı durumlarda, gerekli idari araştırma süreçlerinin en hızlı bir şekilde yapılması için gerekli mevzuat değişikliklerinin yapılması,
  • Anne babası vatandaşlık almış yalnız kendisi vatandaşlık alamamış çocukların farklı sebeplerden uzun süreçlerden dolayı mağduriyetlerinin giderilmesi için herhangi bir Türk vatandaşı çocuk gibi vatandaşlıktan doğan haklarından faydalanabilmeleri adına geçici vatandaşlık numarası benzeri bir sistem oluşturulması için gerekli adımların atılması,
  • Geri dönüşü mümkün olmayacak şekilde mağduriyet oluşturan özellikle aşılar, eğitime erişim ve de sağlık ve sosyal hizmetlere erişim noktalarına acilen cevap verilmesine yönelik olarak gerekli kurumları anne babası Türk vatandaşlığı almış yalnız çocukları alamamış bu bireylerin hizmetlere erişmesi için harekete geçirmek,
  • Anne babası veya her ikisinden birisinin Türk vatandaşlığı aldığı ama özellikle Türkiye’de doğdukları ve de Suriye vatandaşlığı alamamış, bu yüzden de vatansız durumuna düşen ama yasal olarak bu statüde bile olmayan çocuk bireylerin bu statüden kurtulmalarına yönelik olarak acilen eyleme geçilmesi ve gelecekte bu çocukların ve ailelerinin yaşayacağı travmaların önüne geçilmesi için hem anne babalara hem de çocuklara psikososyal destek verilmesi,

Türk vatandaşlığı almış anne babalar ve vatandaşlık alamamış mağdur çocuklarının vatandaşlık hakları ile ilgili yönlendirme, bilgi paylaşımı ve bilinçlendirme desteklerinin gerek devlet kurumları gerekse de sivil toplum kurum ve kuruluşları aracılığıyla verilmesi, şeklindedir.